Çay reklamlarını izliyorum, neymiş efendim yumuşak içim. Çayı
yapan kişi demliğe çayı bolca katar çay bekler
ve zehir gibi olur. “hani len yumuşak içim, hani uzun süre beklese de
çayın tadı bozulmazdı.” Tüm karizma yerle bir oldu mu? Oldu. Şimdi Türkiye Çaykur çayın markası mı? Evet. Markanın önüne,
arkasına, sağına, soluna yaklaşabilen var mı? Yok. Peki bunu nasıl yıkabiliriz. Nasıl bir reklam
yaparsak ilgiyi diğer bir markaya yönlendirebiliriz. Mesela şöyle efendim. Bizden
bi arkadaş bulacağız ne yaşlı ne genç orta yaşlarda girecek köy kahvesine “herkese
benden lipton” diyecek,sonra sahne değişecek, “alo sen lipton’u koy ben
geliyorum”diyecek. Biri kahvaltı masasına gelmeden bağıracak “lipton’um açık
olsun” diyecek. Cafe’ye oturan gençler “bize iki lipton” (tabii ki burada ürün
çeşitliliği olduğu için adamın sana soğuk çay getirme ihtimalide var J ) neyse artık reklamı
yapacak kişi bu kısmı bir şekilde halleder. Vsvsvsv böyle onlarca örnekle
insanların kafasında “heee çaykur’dan başka çay markası da varmış bi deneyelim.”dedirtmek
lazım. Sonrası markanın piyasaya sürdüğü
çayın kalitesine bakar. Yoksa bizim çay çok iyi, için görün, yumuşak, onlar çay
bu ofçay, en güzel çay doğuş çay (bi kere çok kötü) vs demenin bir anlamı
olduğunu düşünmüyorum. Kısaca fikrim budur kardeşim. Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder